Obezitede Size Özel Tedavi!

Obezite, dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu haline gelen kronik ve ilerleyici bir hastalık olarak öne çıkmaktadır. Birçok insan, vücuttaki birçok organı olumsuz yönde etkileyebilecek olan obezite nedeniyle hayatı tehdit eden risklerle karşı karşıyadır. Bu nedenle zaman kaybetmeden obeziteyi tedavi etmek büyük önem taşımaktadır. Geleneksel tedavi uygulamalarının yanı sıra cerrahi yöntemlerin başarısı giderek artıyor; Uygun hasta gruplarında kişiye özel yöntemlerle obezite konforlu bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Yöntem seçimine hastanın cinsiyeti, obeziteye bağlı hastalıkları, ileride çocuk düşünüp düşünmediği, vücudundaki kan değerleri ve yaşam tarzı gibi birçok parametre değerlendirilerek karar verilir.

Dünya ile birlikte Türkiye’de de obezite oranları gün geçtikçe artmaktadır. Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir halk sağlığı sorunu olarak görülüyor ve birçok insan obeziteye bağlı hastalıklardan ölüyor. Şeker hastalığı, kalp yetmezliği ve yüksek kolesterol gibi hastalıklara neden olan obezite nedeniyle birçok kişi kalp krizi veya felç nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Obezite kanser gibi çeşitli hastalıklara da neden olur. Bu nedenle obezite tedavi edilmelidir.

Komorbiditeler de tedavi edilir

Obezite diyet değişiklikleri, yaşam tarzı güncellemeleri ve ilaç tedavileriyle çözülmeye meyillidir. Ancak bazı hastalarda bu tedavilere rağmen başarı sağlanamamaktadır. Son yıllarda obezite tedavisinde cerrahi yöntemlerin başarısı giderek artmakta ve uygun hasta gruplarında hem yaşam kalitesini hem de yaşam beklentisini arttırmada en etkili yöntem olarak ortaya çıkmaktadır. Obezite cerrahisinde kişiye özel yöntemler uygulanarak obezite ve ek hastalıkları olan hastaların tedavi edilmesi amaçlanır.

Herkes obezite ameliyatı olamaz

Bariatrik cerrahi yapabilmek için belirli kriterler gereklidir. Bu kriterler şu şekilde sıralanabilir:

• Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde veya 35-40 arasında ve obeziteye bağlı hastalıklara sahip olmak,
• Obezite ile ilişkili en az 3 yıldır tedavi edilmemiş bir hastalığa sahip olmak,
• Altı aylık diyet ve egzersize rağmen hastalığın seyrinde herhangi bir değişiklik olmaması,
• Aşırı alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı olmayan,
• Tam anlayış ve uyum yeteneğine sahip, operasyon sonrası obezite ekibi ile koordineli çalışabilen,
• Ameliyata engel bir sağlık durumu olmayan kişiler

Hazırlık döneminde multidisipliner çalışma

Her ameliyattan önce hastaların önemli ve detaylı bir hazırlık süreci vardır. Gastroenteroloji, endokrinoloji, beslenme ve diyet, psikoloji, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, anestezistler hastaları detaylı olarak değerlendirir. Hazırlık sürecinde multidisipliner bir değerlendirme esastır. Yöntem seçimine hastanın cinsiyeti, obeziteye bağlı hastalıkları, ileride çocuk düşünüp düşünmediği, vücudundaki kan değerleri ve yaşam tarzı gibi birçok parametre değerlendirilerek karar verilir.

Her yöntem her hasta için uygun değildir.

Bariatrik cerrahi birçok cerrahi yöntemle yapılmaktadır. En sık kullanılan yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

• Tüp mide ameliyatı: Dünyada en çok yapılan obezite ameliyatlarından biri olan tüp mide ameliyatında midenin yaklaşık %80-85’i dikey olarak çıkarılır. Ameliyattan sonra 150-200 ml mide kalır; Bu nedenle hastalar daha az yemek yerler. Midenin çıkarılan kısmında açlık hormonu olarak adlandırılan ghrelin adı verilen bir hormon salgılanır. Ameliyattan sonra ghrelin hormonu seviyesi de düşer. Böylece hastaların iştahı azalır ve bu da gıda tüketimini azaltmaya yardımcı olur. Hasta, geçmişte olduğundan daha fazla açlık hissi ile baş etmek zorunda değildir. Bu nedenle kilo kaybı ameliyattan hemen sonra başlar.
• Gastrik Bypass: Obezite cerrahisinde en etkili yöntemlerden biri olan gastrik bypass hem mideye hem de ince bağırsağa uygulanmaktadır. Mide baypas ameliyatı teknik olarak midenin daraltılması ve ince bağırsağın belirli bir bölümden mideye getirilerek daraltılması ve yukarıya bağlanması ile oluşturulur. Bu nedenle astral bypass hastaları mide küçülmesi nedeniyle daha az yemek yer ve daha az kalori tüketir; ayrıca ince mideden ince bağırsağa direkt geçiş olduğu için yüksek kalorili gıdaların emilimini azaltarak kilo vermeyi de sağlar. Bu nedenle obezite problemlerinde iki farklı mekanizma ile kilo kaybı sağlanmaktadır.

Metabolik cerrahi diyabet ve tansiyonu düşürür

Tüm obezite ameliyatları aynı zamanda metabolik ameliyatlardır. Çünkü obezite ameliyatları sadece obezite sorununu çözmekle kalmaz, aynı zamanda tip 2 diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon, karaciğer yağlanması vb. hastalıkların da gerilemesini sağlar. obezite nedeniyle var olan hastalıklar. Metabolik sendrom dediğimiz bu hastalıkların düzelmesinden dolayı metabolik cerrahi denir.

Şeker hastalığı iyileşiyor

Dünyada bilimsel olarak adlandırılmış bir ameliyat yoktur. Tip 2 diyabet en sık görülen metabolik hastalık olduğundan, metabolik cerrahi sonrası en büyük iyileşme diyabette görülmektedir. Bu nedenle halk arasında diyabet cerrahisi (şeker cerrahisi) olarak adlandırılması yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Düşük ağırlık nedeniyle ameliyat önerilmez.

Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalar, VKİ 30 – 35 kg/m2 olan ve ilaç tedavisine yeterli yanıt vermeyen şiddetli tip 2 diyabet hastalarına metabolik cerrahi uygulanabileceğini bildirmiştir. Ancak BMI 30 kg/m2’nin altında olan tip 2 diyabet hastalarına henüz uluslararası komiteler tarafından cerrahi tedavi önerilmemektedir.